Büyümüşte küçülmüş düşlerimde
Evvel zaman içinde militan bir aşk büyüttüm
Gece soluğumu kesip,
Avuçlarıma kanayan birkaç hece bırakana dek
Usuma düşen hiçbir sanrıya yüz vermedim
Küçüldüm, gitgide küçüldüm
Periler salıncak kurup sallandı saçlarımda…
Bugün günlerden -ıssızlık-
Pembe panjurlu evin tavan arasında oynaşan fareler bile ıpıssız
-Anne bakışlarında üşüyen bir çocuğun düşü kadar savunmasızım-
Üsküdar kaçkını bir zamparanın
Sol bacağındaki kesik kadar soğuk…
Mazinin meziyetli hallerimden
Ve sersem imgelerimden alıp veremediği bir şeyler olmalı.
/Bir bakışa asılı kalıp,
Ruhumu gökyüzünden süzülen renklerde yüzdürüyorum/
Zaman dirilirken, sesler dinginleşiyor
-Renklerin suya düşen tenhalığıyla örtüşüyor ruh-
Sakar büyücü güneşi törpüleyip,
Pejmürde aşkları tütsülerken
Ölüm döşeğindeki bir tanrının en son repliğini duymazdan geliyorum…
Ilık bir yağmuru bütün gücümle sarmalayıp
Nar bahçelerinde yılışık bitkilerle söyleşiyorum
Sanki evren zil zurna kelimelerimi hiçliyor gibi
Sanki tuhaf gezegenler dönüp duruyor başımda
Ruhumun çelimsiz melodileri otuz iki yerinden bıçaklıyor beynimi.
Zamanı rengarenk boyayan büyücüler
Kıvrak danslarıyla şarkılar söyleyen çingeneler,
Ve masal kahramanlarına adamakıllı söven bir dilenci
Gökten üç elma düşürüyor bu şiirin duldasına…
-Islak şiirler ayaza dönüyor yüzünü-
Yıldızlar uğulduyor, ay kendinden geçmiş
Caddelerde yalınayak dolaşıyor insanlar
-Hıçkıran bir senfoninin eşliğinde diz çöküyor periler-
Sorgular taşıyor tarihlerden
Sessice gidiyor yelkovan
Açlığım vuruyor denize…
Aslı Ardıç
Temmuz-Eylül2008
Evvel zaman içinde militan bir aşk büyüttüm
Gece soluğumu kesip,
Avuçlarıma kanayan birkaç hece bırakana dek
Usuma düşen hiçbir sanrıya yüz vermedim
Küçüldüm, gitgide küçüldüm
Periler salıncak kurup sallandı saçlarımda…
Bugün günlerden -ıssızlık-
Pembe panjurlu evin tavan arasında oynaşan fareler bile ıpıssız
-Anne bakışlarında üşüyen bir çocuğun düşü kadar savunmasızım-
Üsküdar kaçkını bir zamparanın
Sol bacağındaki kesik kadar soğuk…
Mazinin meziyetli hallerimden
Ve sersem imgelerimden alıp veremediği bir şeyler olmalı.
/Bir bakışa asılı kalıp,
Ruhumu gökyüzünden süzülen renklerde yüzdürüyorum/
Zaman dirilirken, sesler dinginleşiyor
-Renklerin suya düşen tenhalığıyla örtüşüyor ruh-
Sakar büyücü güneşi törpüleyip,
Pejmürde aşkları tütsülerken
Ölüm döşeğindeki bir tanrının en son repliğini duymazdan geliyorum…
Ilık bir yağmuru bütün gücümle sarmalayıp
Nar bahçelerinde yılışık bitkilerle söyleşiyorum
Sanki evren zil zurna kelimelerimi hiçliyor gibi
Sanki tuhaf gezegenler dönüp duruyor başımda
Ruhumun çelimsiz melodileri otuz iki yerinden bıçaklıyor beynimi.
Zamanı rengarenk boyayan büyücüler
Kıvrak danslarıyla şarkılar söyleyen çingeneler,
Ve masal kahramanlarına adamakıllı söven bir dilenci
Gökten üç elma düşürüyor bu şiirin duldasına…
-Islak şiirler ayaza dönüyor yüzünü-
Yıldızlar uğulduyor, ay kendinden geçmiş
Caddelerde yalınayak dolaşıyor insanlar
-Hıçkıran bir senfoninin eşliğinde diz çöküyor periler-
Sorgular taşıyor tarihlerden
Sessice gidiyor yelkovan
Açlığım vuruyor denize…
Aslı Ardıç
Temmuz-Eylül2008